Buzul
sakinleri
Eylül’ün ikinci yarısında
Juneau’da
hava belirgin derecede soğudu.
Önce
buzulun yanındakiler
olmak üzere
sırayla tüm
dağlara biraz kar yağdı.
Tahmin edeceğiniz gibi
burada dağlar her
mevsim karlı. Ancak her
yanımız
dağlarla çevrili
olduğu için serpilmiş
pudra şekerine benzeyen
ilk karın manzaramızda
yarattığı güzel
değişim
fark edilmeyecek gibi değil.
Yine de asıl
değişimi
24 Eylül’de
son turist gemisinin şehri
terk etmesiyle yaşadık.
Turist mevsiminde (Mayıs
–
Eylül), her biri 2-3 bin yolcu taşıyan
lüks
gemilerden 4-5 tanesini (yerel nüfusun üçte
birinden fazlasını!)
aynı anda ağırladığımız
oluyor. Uçak
ve feribotla gelen turistler ile mevsimlik işlerde
çalışmaya
gelenler de var. Karayoluyla gelenlerden söz etmedim çünkü böyle bir olasılık
yok! Juneau, ABD’nin karayolu ile ulaşılamayan
tek eyalet başkenti.
Juneau’da turist mevsiminde şehir
merkezi dışında
en kalabalık olan yer,
yerel halkın da her
mevsim gözdesi
olan Mendenhall Buzulu. 1962 yılında,
Amerika’nın
ilk “forest service” ziyaretçi merkezi olarak açılan
bu merkezde, belgesel ve bilgi panoları
yardımıyla
bölge
doğası
hakkında
bilgilenmek; sabit teleskoplar ve canlı
kamera sistemi ile gözlem
yapmak mümkün.
Ayrıca merkez içinde
ve gözlem
patikalarında ziyaretçilerin
sorularını
yanıtlayan çok sayıda
personel bulunuyor.
Buzulun çevresindeki patikalarda
yürüyebilir, bisiklete binebilir, buzulun önündeki gölde kopmuş
buz parçalarının
arasında kano ile
gezebilirsiniz. Mevsime ve şansınıza
göre
dağ keçisi, kunduz,
oklu kirpi, ayı ve somon
görebilirsiniz. En çok ilgiyi ayıların
çektiğini
söylememe
gerek yok sanırım.
Balık
açısından
çok
zengin olan Juneau’da,
üremek
için
okyanustan doğdukları
nehirlere göç
eden ve yumurtladıktan sonra ölen
somonların 5 türü
(Pasifik’te 7 tür bulunuyor) görülebiliyor. Buzulun karşısındaki
nehre temmuz ayında, İngilizce
“sockeye” denilen somon geliyor. Somonların
bedenleri yumurtlama döneminde
değişiyor.
Sırtı
kamburlaşan, ağzı
kanca şeklini alan türün
en belirleyici özelliği
ise bedeninin çarpıcı
biçimde kırmızı
renge bürünmesi. Bu nedenle bu tür “kırmızı
somon”
olarak da adlandırılıyor.
Nehrin hemen üzerindeki platformdan kırmızı
somonların akıntıya
karşı yüzmelerini,
üreme
davranışlarını
izlemek insanı çok
etkiliyor.
Nehirdeki balık
bolluğu ayıları
da buraya çekiyor. Bölgede yaklaşık
17 kara ayının
bulunduğu
belirlendi. Somonlar nehirdeyken patikaların
bir kısmı,
avlanan ayılara
gerektiğinde
birbirlerinden (özellikle
yaşlı,
büyük ayılardan)
uzaklaşabilecekleri geniş
alan ayırmak gerekçesiyle
kapatılıyor.
Bu dönemde gelen turistler gözlem platformu üzerinden kolay ve güvenli şekilde
ayı görebiliyorlar.
Bu sene ben de en fazla 15 dakika bekledikten sonra gördüm
onları. Kimi, nehirdeki
somonların üzerine
atlıyordu, kimi ağaç
tepesinde dinleniyordu. Buzul çevresindeki avlanma noktalarında
uzun yıllardır
görünmediği için
öldüğü
sanılan ve döndüğü
haberi gazeteden herkese duyurulan yaşlı,
dişi ayıyı
ise ayağımın
tozuyla gördüm. Yaklaşık
24 yaşında olduğu
ve civardaki pek çok
ayıyla kan bağı
olduğu tahmin edilen bu
bilge ayının
hemen önümüzden yavaş
yavaş yürümesini
izlemek büyüleyiciydi.
Kel Kartal dışında
turistleri heyecanlandırdıklarına
pek tanık olmasam
da buzulun kuşları
da çok
özel.
Yalıçapkını,
tarakdiş, dere kuşu,
balıkçıl
gibi görece
kolay görünenleri
yanında gözlem
becerinize göre
daha bir sürü
tür
görebilirsiniz.
Alaska kuşlarının
yarısından
fazlası göçmen
ve bunlar arasında dünyanın
en ilginç
göç
öykülerine
sahip kuşlar yer alıyor.
Örneğin,
dünya
göç
rekortmeni kutup sumruları
buzulun önünde
ürüyor!
Her yıl 2 kutup arasında
göç
ettiği için
(yakın tarihli bir çalışmaya
göre
yılda yaklaşık
70 bin km!) güneş ışığını
en fazla gören canlı
olduğu düşünülen
bu türden
ayrıca “güneşin
kuşu”
olarak söz
ediliyor.
Bu sene hayatımda
ilk kez yavru “güneş
kuşları”
gördüm
ve sık sık
büyümelerini
izlemeye gittim. Ağzında
balık taşıyan
erişkinlerin onlara eşlik
edenlerin çığlıkları
arasında uçmalarını,
henüz
uçamayan
yavruların gölün
suyunda banyo yapmalarını,
ilerleyen günlerde
kanatlarını
denemelerini izlemek ne keyifliydi.
Buzul fotoğraflarını
görmek
ve bu ilginç türle ilgili daha ayrıntılı
bilgi edinmek için
erkek kardeşim ve
arkadaşlarının
4 yıl önce
kurdukları “Azizm Sanat Örgütü”nün
sayfası arşivinden
(www.azizm.com) “Kanatlarında
dünyanın
öyküsünü
taşıyan kutup sumruları”
isimli yazımı
okuyabilirsiniz.
06/11/2011 tarihli Cumhuriyet gazetesi'nde yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder