1 Ağustos 2012 Çarşamba


Evimde bir kunduz var!

                                                                                                                                Foto: Jno Didrickson

Apartmanımızın arka kapısından 5 adım atınca patikamız başlıyor. Yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra içinde kunduzların yaşadığı küçük göller sıralanmaya başlıyor sağımda. Artık ziyaret için doğru saatleri de öğrendiğim için evden kunduz görmeye diye çıkabiliyorum. Alaskaya yerleşmeden önce hiç kunduz görmemiştim ama dişledikleri ağaçlarla karşılaşmıştım. Sizin ormanın ilk yontucuları kunduzlarmış demiştim eşime. O da kunduz dişlerinin oyma yaparken kullanıldığını anlatmıştı.


Ayılarımızın çoğu halâ kış uykusunda. Kunduzlarımızın da hava iyice ısınmadan, gölün üzerindeki buz tabakası erimeden dışarı çıkmaya niyetleri yok. Ara ara sonbaharda biriktirdikleri ağaçları evlerine götürmek için dışarı çıkıyorlar o kadar. Ancak ne gam, nasılsa evimde bir kunduz var!

Uykusuzgillerdenim ama beni uyandıran kunduzumun ağaçları dişleme sesi ise gülümseyerek kalkıyorum. Özellikle bu sesi uzun süredir duymadıysam. Evimiz ağaçların kokusunu içine çeker, üzerimize sarı tozlar yağarken kimi zaman sessiz; kimi zaman hızla sıraladığım sorularla sesli; kunduzu izliyorum. Ağaçta ona görüneni bana da görünür kılan eşimi.  Onun dişleri, elleri. Elleri ve oyma bıçakları. İlk bıçağını kendisi de bir kunduz olan halası vermiş ona. 9 yaşındayken. O gün bugündür onun elindeki bıçak, benim elimdeki kalem gibi. Yokken de var. Yokken de keskin ve parlak. Evimizin her yanında; ağaç, bakır, kağıt üzerinde kunduzun işleri


Tlingitler Kuzgun ve Kartal olarak 2 ana klana (moiety) ayrılıyorlar. Onun altında da klanlar ve haneler var. Eşim en genel söyleyişe göre bir Kuzgun, ancak kim olduğunu daha ayrıntılı söylemesi gerektiğinde klanını ve bağlı olduğu haneyi belirtiyor. Tlingitler anaerkil olduğu için eşim de annesi gibi Luknaxadi (Kuzgun-Koho Somonu) klanından. Babası ise yine Tlingit kabilesine ait Deisheetan (Kuzgun-Kunduz) klanından. Gördüğünüz gibi eşim gerçekten de bir kunduzun oğlu!

Pazar yazıları vinyetinde, adımın üzerinde yer alan Gece Kuzgunu isimli maske de eşimin elinden doğma. Eşim ülkemizde yaşadığı 9 yıl boyunca da tabii ki dayanamamış ve tatlarını yadırgasa da eline geçirdiği kimi ağaçları kemirmişti.  Onları İstanbul, Ankara, İzmir ve Burhaniyede açtığımız sergilerde Kızılderilileri çok seven ama aslında çok az tanıyan bizlerin ilgisine sunmuştu. Sergi kataloğundan kısaca alıntı yapmak isterim; Tlingit yerli sanatı, dünyada iyi tanınan ve birçok müzede örnekleri bulunan  “Kuzeybatı Pasifik Sahili Yerli Sanatı içerisinde değerlendirilebilir. Totem sanatı olarak da bilinen bu yerli sanatının geçmişi 1700lerde Alaskaya ilk kaşiflerin gelmesinden öncelere kadar gidiyor. Popüler görüşün aksine totemler sadece Tlingit, Haida ve Tsimshian gibi Kuzeybatı Pasifik Sahilinde yaşayan bazı kabileler tarafından yapılıyor. Metal aletler ve modern boyalar sanatın özgünlüğünü kaybetmesine neden olmamış, aksine 19.yya kadar daha çok ve güzel eserler yapılmasını sağlamış. 1800’lerin sonundaki ve 1900’ların başındaki dini ve sosyal inanışlar kısa süre öncesine kadar bu sanatın sınırlandırılmasına neden olmuş. Bugünlerde yerlilerin geleneklerine ve kültürlerine karşı bir uyanış ve bu sanata geri dönüş görülüyor. Yapılan eserlerin çoğunda aile sembolü ya da klan olarak görülen bir hayvan ya da mitolojik bir yaratık resmedilir ve totemlerden çanak ve kaşık gibi gündelik eşyalara kadar birçok nesnede bu desenlere rastlanır”.

Kışın Juneau çok hareketli. Her hafta birkaç tane ücretsiz etkinlik yapılıyor. Yaban hayatı üzerine sunumlar, film gösterimleri, klasik müzik dinletileri 25 Ocakta eşim Alaska Yaban Hayatı Birliği etkinliği olarak Tlingit yerli sanatında doğanın izleri isimli bir sunuş yapmıştı. İlk farkettiğimde çok şaşırmıştım, şimdi alıştım. Burada bir sürü kişi Tlingit kültürü ve sanatı hakkında çok az şey biliyor. Kimi zaman da yanlış şeyler biliyor. Geçen yıl katıldığım bir çalışma sırasında orka balinalarının sırt yüzgeçlerinin su üzerine çıkışı ve yeniden batışını Orka klanı yerlilerinin dansına benzetmiştim. Onaylayacaklarını sanarak bunu söylediğim teknedeki Alaskalıların hiçbirinin bu dansı izlememiş olduğunu öğrendiğimde ne çok şaşırmıştım. Bu sunuş bu açıdan çok önemliydi.


Eşimin elinden doğma Tlingit sanatı örneklerini Beyoğlundaki ArkeoPera Kitabevi’nde görebilirsiniz. Tlingit sanatı ve kültürü ile tanışmak isteyenler www.jnodidrickson.com adresini de ziyaret edebilirler. “Kuzgun öykülerinden yaratılar isimli belgeselimizi de bu adresten izleyebilirsiniz.

01/04/2012 tarihli Cumhuriyet gazetesi'nde yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder