Muturların
sırtında
Karadeniz’e…
Nisan ayı
bir şenliktir.
Göçmen kuşları,
uyanan ayılarıyla
bir yaşam
şenliği…
Biz nisanda sık sık Auke Körfezi’ndeydik. Burası Juneau’nun
en çok güneş alan yeri. Güneş bu körfezi nasıl seviyor,
bir görseniz. Geçen gün en güzel nerde parladığını da keşfettim; muturların sırtında!
Deniz kenarında suya
dokunmadan duramam. Suyu, içindeki dostları
selamlamalıyım. O gün de hemen elimi suya sokmuş ve
yerimize dönmüştüm. Yüzümü
tekrar okyanusa çevirmemle sırtlarını görmem bir oldu. Selamımı almışlardı demek! Hemen kıyıya koştum.
Burada pek yüzemediğim için her fırsatta ayaklarımı da sokuyorum suya. Muturlarla aynı anda
suda olma keyfini kaçırır mıyım? Parmaklarım dondu ama değdi. Ben sudayken onlar da biraz ötede beslendiler.
En az 4
bireyin olduğu bu mutur grubunu 3 saat boyunca izledik. Denizi
dikkatle taramaya alışık olmayan gözler fark edemeyebilir onları. Çoğunlukla görüp
göreceğiniz hızla belirip yok olan sırtlarıdır. Muturlar
genellikle yunuslardan küçük ve burunsuzdur. Dünyada 6, burada ise 2 tür var. Sözünü
ettiğim türün bilimsel
adı Phocoena
phocoena. Karadeniz’de relicta alttürü var. Bilimsel
olmayan deyişle “çok
benziyorlar, bir anlamda kardeşler”.
Muturların sırtlarında parlayan güneşte bir şey vardı, çekti. Atladım sırtlarına. Karadeniz’e yollandım. Kırklareli’nin Limanköy’üne; kardeşimin yanına.
Özge hemen
gördü bizi. Ne de olsa evlerinden yunus gözlemi yapabilirsiniz. Salonda
otururken, mutfakta kahvaltı ederken…Limanköy’e ilk kez eşimin İstanbul sergisi
sırasında gitmiştik. Nisandı. Şehir vapurlarından ne çok yunus görmüştük. Köyde de bir
gözüm denizde gezinmiştim. Sonunda pencereden bir yunus grubu görünce yeğenimi
kucakladığım gibi tepeden aşağı koşmuştum. İlk kez yunus görecekti Rüzgâr! Keyifli grubu dikkâtle
incelediği uzun gözlem sonrasında “Keşke biz de
deniz canlısı olsaydık” demişti! O
zaman 2,5 yaşındaydı; şimdi 1.sınıfa gidiyor. Öğretmeni ise annesi. İlk öğretmenleri
2. dönem başlamadan hemen önce öğrencilerini
terk edip gidince, başta kızı öğretmensiz kalmasın diye kendisine getirilen
teklifi kabul ederek 1. 2. ve 3. sınıflardan oluşan karma sınıfın öğretmeni
oldu Özge. Aslında o sırada değil ücretli
öğretmenlik, hiçbir işte çalışacak durumu yoktu. Daha yeni doğum yapmıştı! Beni anne yapan (iki anne yarısı toplamı bir anne
etmez mi?) yeğenim Defne için sütünü sağdıktan
sonra Rüzgâr’la okulun yolunu tutan kardeşimin bugünlerde aklıma düşmesinin
bir nedeni var tabii ki.
Evlerinden
yunus görüyorlar diye “yeter çalışıp biriktirdiğimiz” deyip köye kaçmışlardan sanmayın onları. Şanslarına böyle güzel kiralık bir ev buldular. Ücretli öğretmen
maaşı bile gelirlerine çok önemli katkı sağlıyor. Özge
ve eşi uzman biyolog. Birlikte uzun yıllar kuşlarla
ilgili çalışmalar yaptık. Özge, 2000 yılında kuş
halkalamayı öğrenmeye gittiği Norveç’teyken, ülkemizde de ivedi şekilde
bir ulusal halkalama programı kurulması gerektiğini düşünmüş ve başarıyla sonuçlanan girişimin öncüsü olmuştu. 2001’de ODTÜ ormanında pilot çalışmayla hayata geçirilen ve 2002’de resmiyete kavuşan UHP
(www.halkalama.net), kuş göçü açısından çok önemli olan ülkemiz için büyük bir gelişmeydi. Geçtiğimiz yıl yabancıların böceklerimizi, çiçeklerimizi kaçırması
haberlere konu olmuş ve hepimizi kaygılandırmıştı. UHP bu gibi durumları da
engelleyen bir girişimdi. Özge, UHP koordinatörü olarak emek verdi yıllarca.
Ben de yardımcısıydım. Uzunca bir dönem gönüllü çalışmıştık çünkü önemine rağmen desteksiz bırakıldı UHP. Ne
yazık ki ülkemizde bir şeylerin öncüsü olmak acı çekmekle eş anlamlı olabiliyor. Manevi ve maddi desteksizlik nedeniyle
görevlerimizden ayrılmak zorunda kaldık. Gönlüm, kız kardeşimin bir
anlamda kendi yarattığı sıfatını halâ taşıyor olmasını isterdi ancak, Limanköy’e de çok yakıştı Özge. Hem,
köy çocuklarının da kuş göçü çalışmaları yapmış öğretmenleri oldu, fena mı? Öğretmenlerin
hem karınlarının doyması, hem de mutlu olmaları çocuklar
için de ne kadar önemli. Mutfakta çorba karıştırırken yunus gören, bahçesini çapalarken üzerinden yüzlerce
leylek geçen Özge hiç mutsuz olabilir mi?
Mart’ta çocuğumuz saydığımız UHP 10. yaşına bastı. Nice yıllara UHP! 10. pazar yazıma son
halini verirken eşimle beni köylü yapan Kuşcenneti halkalama istasyonumuzu da 23 Nisan 2002’de açtığımızı farkettim! Başta çocuklar ve öğretmenler olmak üzere hepimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu
olsun!
22/04/2012 tarihli Cumhuriyet gazetesi'nde yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder